- edebilmek
- karin--------karîn--------tewan
Türk-Kürt Sözlük. 2013.
Türk-Kürt Sözlük. 2013.
ayırt edebilmek — i, den Ayırt etme imkânı veya olasılığı bulunmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
baş edebilmek — (bir kimseyle veya bir şeyle) bir kimseyi yola getirmeye veya bir şeyi yapmaya gücü yetmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
ayırt edebilme — is. Ayırt edebilmek işi … Çağatay Osmanlı Sözlük
baş — 1. is., anat. 1) İnsan ve hayvanlarda beyin, göz, kulak, burun, ağız vb. organları kapsayan, vücudun üst veya önünde bulunan bölüm, kafa, ser Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı. N. Cumalı 2) Bir topluluğu yöneten kimse … Çağatay Osmanlı Sözlük
göçebelik — is., ği 1) Göçebe olma durumu 2) top. b. Bir toplumsal birliğin, yaşamak için gerekli kaynakları elde edebilmek üzere düzenli aralıklarla yer değiştirme geleneğinde veya alışkanlığında olması Birleşik Sözler yarı göçebelik … Çağatay Osmanlı Sözlük
nirengi — is., esk., Far. nīrengī Belli sayıda noktanın konumunu kesin olarak tespit edebilmek için, bu noktaları tepe olarak kabul ederek bir alanı üçgenlere bölme işi Birleşik Sözler nirengi haritası nirengi noktası … Çağatay Osmanlı Sözlük
intibak etmek — uymak, alışmak Acemi gelin yeni hayata intibak edebilmek için roman okurdu. A. Gündüz … Çağatay Osmanlı Sözlük
tenkit etmek — eleştirmek Bir kitabı tenkit edebilmek için ilk şart o kitabı başından sonuna kadar okumaktır. O. V. Kanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
pervane kesilmek — 1) saygı duyduğu bir kişiye hizmet edebilmek için devamlı etrafında olmak, didinip durmak 2) her isteği yapmak için çevrede dört dönmek Hanımlara kafa tuttuğu hâlde, onların karşısında pervane kesilir. R. N. Güntekin 3) dönüp durmak Herkesin… … Çağatay Osmanlı Sözlük
çok koşan çabuk yorulur — sürekli çalışabilmek ve sonuç elde edebilmek için, harcanan çabanın yormayacak ölçüde olması gerekir anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
aza kanaat etmeyen çoğu hiç bulamaz — büyük şeyleri elde edebilmek için önce küçük şeylerle yetinmek gerekir anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük